27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bisiklet ile Antalya'dan Olimpos'a....

Merhaba arkadaşlar,
3-4 ay önce yeniden ufak ufak bisiklet sürmeye başlayan ben (Serdar Süyün), çeşitli antremanlardan sonra, dostum Kerem Kolak ile nihayet uzun bir bisiklet turu yapmaya karar verdik. Bunun için hafta sonu gidip gelinecek bir rota belirledik. Antalya - Olimpos rotası. Bu rotaya daha önce arabalarımızla defalarca gittiğimiz için aşinaydık. Bu sebepledir ki rota ile ilgili herhangi bir hazırlık yapmadık. Bütün detayları sizlerle paylaşmaya çalışacağım ki yeni yeni tura giden yada gitmeyi düşünen arkadaşlar nasıl hazırlanmalı? sorusuna belki cevap bulabilirler.

Hazırlıklarımız nasıl başladı?
Tura gidecek bir bisikletçi önce zihin ve kondisyon olarak mümkün olduğunca antrenman yapmalı. Biz bu turdan önce yaklaşık 4-5 kere Dokuma - Mazı Dağı - Duacı Köyü - Konyaaltı Varyant - Konyaaltı Sahil - Yeni Açılan Çevre yolu (50 km'ye yakın) rotasını pedalladık. Bu rotadaki amacımız yokuş tırmanma, düz yol performansı ve yokuş inme gibi noktaları simüle etme, ne gibi zorluklar yaşarız bunların cevabını bulmaktı.

Sonra?
Sonra ki süreç daha eğlenceliydi. Bisikletimizi tura hazırlama. Ben BTWİN Rockrider 540 kullannıyorum. Kullandığım bisiklet bir MTB olduğu için uzun yola çok elverişli değildi. Elverişli değil derken MTB si olan arkadaşlarım hemen çekinmesin, bu cümleden kastım şudur. Arkada portbagajı yoktu. Bende bir port bagaj almak için araştırmalara başladım ve çok büyük bir sorunla karşılaştım. Bisikletimin port bagaj bağlanacak hiç bir deliği yoktu. Nasıl olabilirdi ki bu? Eski bisikletlerin hepsinde bagaj için delikler olurdu. Neyse ki imdadıma Antalya'daki Mavi Rüya Bisiklet yetişti. Kendilerine "heybe takılabilen ve biraz ağır (20-30kg) yük taşıyabilen bir bagaja ihtiyacım olduğunu anlattım. Oda bana KADRODAN BAĞLANTILI BAGAJ'lar olduğunu, bu bagajların performansının fena olmadığını söyledi. Maalesef ellerinde kalmamış. İnternet üzerinden yaptığım araştırmaya göre bu bagaj Eskişehir'de Çınar Bisiklet'te vardı. Hemen internet üzerinden bunu satın aldım ve Çınar Bisiklet bunu aynı gün kargoya vererek, tura 2 gün kala resmen beni kurtardı. Her iki firmaya da buradan ilgileri ve güven verdikleri için teşekkür ederim.

Ya heybe?
Heybe konusunu 1 ay önceden araştırmaya başlamıştım. Hem Decathlon, hem yerel mağazalar gibi yerlerde heybelere bakmıştım, bunları litre olarak yetersiz bulmuştum. Yetersiz bulmamın sebebi heybelerden kaynaklı değil, benden kaynaklıydı. Kamp malzemelerim, fotoğraf makinem, tripod, plaj malzemelerim gibi ekipmanları düşününce büyük bir heybe istiyordum. Geziniyo isimli youtube kanalında Sem Çanta ile ilgili bir inceleme videosu izlemiştim, istediğim büyüklükte (55-60 litre civarı) heybe onlarda vardı. Sem çanta ile görüşüp, heybenin detaylarını öğrendikten sonra, tura iki gün kala heybem geldi. Tam istediğim gibi çıktığını (renk ve büyüklük olarak) belirtmek isterim. Tabii işlevselliği ve kalitesi turda belli olacaktı. Yazının devamına değil hemen buraya yazmak istiyorum. Heybenin bagaja oturması, alt çırtlar ile kadroya bağlanması, hacim olarak geniş olması, fermauarların yalıtımlı olması, üst kısmının klipslerle yan kısımlara bağlanması / ayrılması, üst kısmın sert bir malzemeden yapılması gerçekten çok güzel düşünülmüş. Hafta sonu turu için aldığım bu heybe uzun soluklu turlarınız için bile oldukça ideal, zira çok geniş bir heybe.


Performans 1
İcraat kısmına gelecek olursak, (Performans 1 dememin sebebi Antalya - Olimpos kısmına gidiş) 28-29 Mayıs 2016 tarihlerinde, bisikletlerimizle, dostum Kerem Kolak (Sedona Orbis Plus) ve ben (BTWİN Rock Rider 540) Antalya'dan Olimpos'a hareket ettik.




Kendisi ile sabah 05:30'da buluşup, heybelerimizi bisikletlere yükleyip, yola koyulduk. İlk molamızı Göynük'a gelmeden sağ tarafta bulunan, semaverde harika çay demleyen mola yerinde verdik. Ufak bir kahvaltıdan sonra yola devam ettik.



Su ve ihtiyaç molaları için ara ara durarak saat 11:30 gibi Ulupınar'a vardık. Ulupınar'da (alabalığı meşhur) güzel bir restaurantta karnımızı doyurduktan sonra Olimpos kavşağına geldik. Buradan sonrası nisbeten daha kolay, yokuş aşağı ve düzlük. Her ne kadar Tekirova'dan Olimpos Kavşağına kadar olan rampalar bizi zorlasa da, hedefimize ulaşarak Kadir'in Ağaç Evlerine vardık. Seneler sonra ilk uzun turum olduğundan, bisikletçiler için uzun yol rahatsızlığı sayılabilecek diz ağrısı peşimi Tekirova'dan sonra bırakmadı. Sağ dizim zaman zaman ciddi sayılabilecek düzeyde ağrıdı. Bunun için neler yapmak gerektiğini yazımın ilerleyen satırlarında paylaşacağım. Ayrıca Kadir'in Ağaç Evi'ne ulaştığımızda hem Kerem'in hem benim göbeği acayip şişmişti. Bunun sebebi yol boyunca 5-6 litre su içmemizdi. Resmen midemizden gelen gulup gulup seslerini duyabiliyorduk.

Konaklama ve Eğlence
Konaklama için Booking.com'dan Kadir'in Ağaç Evlerini seçmiştik. Kahvaltı, akşam yemeği ve konaklama kişi başı 65TL civarı. Neden böyle bir konaklama tercih ettik? Şu sebeple; çadırda kalıp, dışardan kahvaltı ve akşam yemeği yesek, Olimpos koşullarında aynı paraya denk geliyor. Ayırca çadırda konakladığınızda duş ve wc imkanları olmadığı için bu yorucu performansın üzerine can sıkıntısı yaratabilirdi. İddaalı olmayan odaları, sempatik ve salaş havası, dünya çapında tanınmışlığı ve eğlenceleri ile Kadir'in Ağaç Evleri dinlenmek için uygun bir mekan.




Akşam yemekleri ve kahvaltısı oldukça tatmin ediciydi. Akşam yemeğinden sonra odamıza geçtik. Saat 21:00 gibi uyumuşuz. Zaman zaman uyandığımızda Kadir'in Ağaç Evlerin'de bulunan barda inanılmaz bir eğlence vardı (sesinden anladık doğrusu). Odada olmamıza rağmen çalınan müzikler ve konaklayanların eğlence  dolu sesleri çok şey kaçırdığımızın habercisiydi. Neyse tekrar uyuduk. Sabah uyanıp güzel bir kahvaltı yapıp tekrar yola koyulduk.

Performans 2
Bir gün önceden oldukça yorgun olduğumuz, kasık ve dizlerde ağrı hissettiğimiz için, özellikle de ben Olimpos yokuşlarını gözümde büyütmüştüm. Yokuşları birer birer aşınca ve vücudumuz ısınmaya başlayınca çokta zorlanmadan, yaklaşık 1 saat 15 dakika gibi bir sürede Olimpos Kavşağına vardık. Bu kavşakta bulunan, Olimpos dolmuşlarının da hareket noktası olan, manzarası harika olan, dinlenme tesisinde güzel bir mola verdik.



Moladan sonra bisikletleri yokuş aşağı saldık. Bu salma işlemi maalesef Ulupınar'a kadar sürdü. Ulupınar'dan sonra biraz daha yokuş tırmanıp, bu sefer Tekirova'ya kadar yokuş aşağı saldık bisikletlerimizi. Bu salma işleminde bisikletlerimiz saatte 60 km'ye yakın hızlara ulaştı. Kask takmadan bunu yapmak biraz tehlikeli doğrusu. Biraz daha pedalladıkdan sonra Kemer'e kadar geldik. Kemer'de dizim ağrısı yine nüksetti. Yinede yola devam ettik. Kemer'i biraz geçince yol kenarında portakal ve kayısı satan, dünya tatlısı Fikri amca ile tanıştık. Kendisi bize organik olan bu meyvelerden ikram etti ve biraz da sohbet edip dinlettik. Dizimin ağrıdığını öğrenince, büyük su termosundan 1 kalıp buz verdi ve dizime uygulamamı istedi. Sayesinde biraz zevksiz bir hal alan dönüş yolculuğumuz bir anda eski neşesine kavuştu. Yeniden yola koyulduk ve tünelleri bir bir geçtik. Sarısu - Balıkçı Barınağı arasında yol yapım çalışması olduğu için trafik çok sıkışıktı. Bizde yol yapım çalışması olan şeride geçtik ve rahat rahat trafiğe girmeden Sarısu'ya kadar indik. Sarısu'dan da buluşma yerimiz olan Hurma'ya sürdük. Yaklaşık 5 saat gibi bir bisiklet sürme süresi ile eve varmış olduk. Gidiş - Geliş toplam 11 saatte yakın bisiklet sürmüş olduk. Yaklaşık 150 km yol yapmış olduk. Umarım bu turları tekrarlama şansımız olur. Zira kondisyon kazandıkça bu turların daha eğlenceli geçeceği belli. İlginize teşekkür ederim. Yorum yazarsanız sizlerinde fikirlerini öğrenmek isterim.

3 yorum:

  1. Tebrikler güzel bir tecrübe olmuştur sizin için daha uzun turlara inşallah...

    YanıtlaSil